“Ekonomik darboğazın nedeni, üretici örgütlenmesinin zayıf olmasıdır”
Üretici birlikleri, çok ortaklı çiftçi şirketleri gibi örgütlenme önerileri çiftçinin sorunlarına çözüm olarak sunuluyor ve tartışmalar aralıksız devam ediyor. Üretici örgütlenmesi anlamında en önemli kuruluşlardan biri de Tarım Kredi Kooperatifleri (TKK). Yasaya dayalı varlığı ve artık ülkenin en ücra köşesine kadar uzanan etkinliğiyle TKK, son yıllarda gözle görülür bir değişim içinde ve her geçen gün itibarı, etkinliği artıyor. Antalya Bölge Birliği de kuruluşun iş hacmi yüksek birliklerinden biri. Tarım Kredi Kooperatifleri Antalya Bölge Birliği Bölge Müdürü A. Naci Yorgancılar ile Kooperatif’in bölgedeki etkinliğini ve sektörü etkisi altına alan ekonomik sorunları konuştuk…
Naci Bey önce Bölge Birliği’nden kısaca söz edelim; potansiyeliniz nedir? Kaç tane kooperatif bağlı Birlik’e? Kaç ortağınız var?
Antalya Bölge Birliği Antalya, Burdur ve Isparta illerinde faaliyet gösteren 87 tane tarım kredi kooperatifi, 22 tane hizmet bürosu ile 61.000 çiftçi ortağına hizmet götürüyor.
Tarım Kredi Kooperatifleri, ekim-dikim sürecinden, hasada kadar çiftçinin ne ihtiyacı varsa, ayni
ya da nakdi, karşılamaya muktedirdir. Yılsonu itibari ile 87 kooperatifimiz marifetiyle 202,5 milyon TL tutarında kredi kullandırdık. Bunların dönüşleri de % 98’ler civarındadır. Çiftçi hem borcuna, hem kurumuna sahip çıkıyor. Aldığı krediyi vaktinde ödüyor. Bölge Birliği olarak iki yıl önce bu rakamlar 120 milyon TL civarında idi. Geldiğimiz noktada bugün, 200 milyonun üzerine çıktı. Bu yıl 31 Aralık hedefi olarak 255 milyon TL civarında kredi kullandırmayı hedefliyoruz. Bunların planlamalarını yaptık.
“ORTAK OLSUN OLMASIN BÜTÜN ÜRETİCİLERE 7/24 HİZMET VERİYORUZ”
87 kooperatifimizin 80’inde ziraat mühendisi istihdam ediyoruz. Bu ziraat mühendisi arkadaşlarımız kapımızı çalan her çiftçiye, her hangi bir ücret gerekmeksizin tarımsal danışmanlık hizmetleri de veriyor. Tarım Kredi Kooperatifleri ortağı olsun, olmasın bütün çiftçilerimize, gerekirse serasına, tarlasına kadar giderek yardımcı olmaya çalışıyoruz. Yani sadece kredi verelim, alalım; öyle değil. Adı üstünde biz kooperatif teşkilatıyız. Amacımız kârlılık değil ama oluşan maliyetleri de bir işletme olarak dengelememiz gerekiyor. Sonuçta kooperatif işletmesiyiz. Bu noktada da tabi, bir esnaf gibi düşünmüyoruz; yani, ‘ben % 20-30 kâr yapmazsam bu malı satmam’ gibi bir düşüncemiz, anlayışımız yok. Kooperatif teşkilatı olarak, uygun fiyatlarla bütün girdileri sağlama imkânımız var. Bu bağlamda ortağımız olmayan bütün çiftçileri en yakın tarım kredi kooperatifine bir çay, kahve içmeye davet ediyorum. Sizin aracılığınızla bir davet olsun. Gelip sorsunlar lütfen “Ya, siz burada ne yapıyorsunuz?” diye. Tarım Kredi Kooperatifleri’nde çok şey değişti. Değişim, dönüşüm sağlıklı bir şekilde devam ediyor. Artık cumartesi günleri de imkânımız olan yerlerde kooperatifleri açmaya çalışıyoruz. Bu yıl uygulamasını başlattık, inşallah güzel sonuçlar alırız. Antalya tarımına, Isparta tarımına, Burdur tarımına; dolayısıyla Türk tarımına ciddi katkılar vermeye çalışıyoruz.
Antalya bölgesinde Expo 2016 Fuarı dolayısıyla kapsamlı bir dönüşüm öngörülüyor. Hatta şehrin çehresi bile değişecek deniyor. Tarım arazilerinin bölünmesini önlemeye yönelik hükümetin aldığı bir takım tedbirler var. 2B arazileri ile ilgili çeşitli tartışmalar oldu. Siz önümüzde ki 10 yıllık perspektifte, bölge çiftçisinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Expo organizasyonları, dünya üzerinde farklı temalarda yapılan çok ciddi etkinlikler. Türkiye de tarihinde ilk defa bir Expo’ya ev sahibi olacak. Expo 2016’ya asıl ev sahipliğini de Antalyamız yapacak. Expo gibi uluslararası bir etkinliğin Antalya’da yapılmasının hem Antalya turizmi ve ticareti, hem de Antalya tarımı açısından ciddi kazanımları olacak. Yanlış hatırlamıyorsam, 2016’nın 23 Nisan’ında bu etkinliğin açılışı planlanıyor. 6 aylık bir etkinlik. 8 milyon civarında yerli ve yabancı ziyaretçi bekleniyor. Önümüzde 3 yıldan daha az bir zaman var. Sayın Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanımızın, Expo 2016 Yönetim Kurulu Başkanı olması ve işin sorumluluğunu, koordinatörlüğünü, sevk ve idaresini üstlenmiş olması, Sayın Antalya Valimizin de başkan vekili sıfatıyla, devlet ve sivil toplum örgütlerini yan yana getirmeleri; inşallah umuyoruz ki kusursuz bir organizasyon olmasını sağlayacaktır. Antalyamız adına hem ticari, hem ekonomik, hem sosyal, hem de bir noktada bilimsel; sayısız kazanım olacak. Yani genel anlamda bölgeye müthiş olumlu etkisi olacak diye düşünüyorum.
Antalyamızda bulunan 60 kadar sivil toplum örgütü, Expo Konseyi’nde görev alıyor. Yani, tüm Antalya orada. Belki 7-8 yıl sonrası için planlanan yatırımlar, özellikle kamunun yapacağı yatırımlar bu tür organizasyonlar ve etkinlikler vesilesiyle; hem etkinliğin sağlıklı gerçekleşmesi ve hem de amacına uygun olması adına 3 yıl içerisinde Antalyamıza kazandırılacaktır. Bu çok önemli bir avantaj ve imkândır.
Peki, çiftçi düzeyindeki etkileri ne olabilir? Üreticiler nasıl faydalanabilir?
Expo 2016, biliyorsunuz bir botanik Expo’sudur. Organizasyonun teması Çiçek ve Çocuk olarak
belirlendi. Birçok yeni bitki türleri ile tanışacağız. Yüzlerce katılımcı ülke ve çok sayıda yabancı firma Antalya’ya gelecek, aylarca burada, bir şekilde mesai yapacaklar, insanlarla tanışacaklar… Antalya’nın serasından, Antalya’nın farklı güzelliklerinden, tarımsal etkinliklerinden bütün dünya haberdar olacak. Dünya bizi zaten tanıyor; Antalya zaten uluslararası bir değer ama Antalya bu organizasyonla beraber, çiftçisiyle, turizmcisiyle, esnafıyla değerine değer katacak. Bakın bugün İzmir daha sonraki bir Expo’yu alabilmek için çırpınıyor. Bu işin Türkiye’de ilk olması ve Antalya’ya nasip olması bölge insanına ve dolayısıyla bölge çiftçisine de paha biçilmez faydalar getirecektir. Botanik Expo olması, temasının çiçek olması, özellikle çiçek ihracatçılarını ve üreticilerini ayrıca ilgilendirecektir. Farklı ürün çeşitlerimizi tanıtma fırsatı bulacağız. Çok geniş kapsamlı bir bilgi paylaşımı olacak. Hem akademik anlamda, hem ticari anlamda bilgi paylaşımı olacak. Herkes üstüne düşeni yaparsa, başarılı oluruz. Ki, Antalya’da o kültür var. Antalyalıda bu arzu ve iştah da var. Gözlediklerimi söylüyorum, kişisel olarak.
Naci Bey, biliyorsunuz bölgede bir süredir sektörü etkisi altına alan bazı sıkıntılar yaşandı, yaşanıyor. Tarım Kredi Kooperatifleri, bölgede tarım sektörünün en büyük, en organize yapısı. Ekonomik bir sarsıntı yaşandı, batan firmalar oldu. Bu firmalarla çalışan müstahsiller zor durumda kaldı. Birinin batması, başkalarının da sıkıntıya girmesine sebep oldu. Siz bu ekonomik darboğazı nasıl değerlendiriyorsunuz? Nedenleri neydi? Sizin ortaklarınıza yansıması nasıl oldu?
Muhakkak, bir yerde bir takım sıkıntılar varsa; hele hele bu çiftçi bağlantılı bir sıkıntıysa az veya çok çiftçilerle iştigal eden hem üretici firmalar, hem bizim gibi kredi kullandıran çiftçilerin ihtiyaçlarını gören kooperatif teşkilatları veya şirketlerin etkilenmemesi mümkün değil. Ama bu etkinin zannedilenden daha az hasarla atlatıldığını düşünüyorum ben Antalya’da. Bundan sonraki süreç için çok fazla bir şey söyleyemem ama en azından bu günün koşullarında olaya kendi kurumumuz açısından bakarsam, daha doğru olur.
KOOPERATİFİMİZİN PERFORMANSI, EKONOMİK SIKINTIDAN ETKİLENMEDİ
Tarım Kredi Kooperatifleri cephesinden bakarsak; 2013’ün ilk altı ayında ne yapmışız, 2012’nin ilk 6 ayında ne yapmışız diye karşılaştırmasını yaptığımızda çıkan rakamlar piyasada olanlara göre durumumuzun gayet iyi olduğunu söyleyebiliyoruz. Artık Tarım Kredi Kooperatifleri ne yaptığını biliyor. Ne yapmaya çalıştığını biliyor. Dolayısıyla sahada olmaya çalışıyoruz. Sahada olunca da insanların dertleri ile dertleniyorsunuz, insanların sıkıntılarını paylaşıyorsunuz. Onlara katkı veriyorsunuz. Sistem olarak bizde bürokratik oligarşi yoktur. Yani herkes şikâyetçidir ya bürokrasiden; biz çiftçi ile yatıp, çiftçi ile kalkıyoruz. Üreticinin ayağına hizmet götürüyoruz. Dolayısıyla çiftçi artık Tarım Kredi Kooperatifleri’ne olan borçlarını ödemeyi öncelik sıralamasında en başa koydu. Çünkü önce bize gelip o borcunu kapatıp, tekrar kredi kullanıyor. Şükür, o imkânımız var. Ben rakam da telaffuz edeyim; satışlarımızda geçen senenin aynı dönemine göre % 13-14 civarında bir artış gerçekleşmiş. Bu ciddi bir rakam! Şu anda 6 aylık dönem itibari ile verdiğimiz kredilerin % 95-96’sını geri döndürmüşüz. Tahsilâtta da geçen seneden iki puan öndeyiz. Yani, Tarım Kredi Kooperatifleri Antalya Bölge Birliği açısından ne kredi kullandırmada, ne ürün-girdi tedarikinde, ne de kredilerin dönüşünde şükür ki şu an itibari ile ilk 6 aylık dönem için, hiçbir sıkıntımız yok.
Ama piyasayı biliyoruz. Takip ediyoruz. Çiftçinin ürününü değerlendirdiği hal esnafının sıkıntısı bizi de ilgilendiriyor. Bu doğrudan çiftçiye yansıyor. Biz de değerlendirmesini yapıyoruz, tabi. Şimdi burada artık asıl iş, üretici birliklerini sağlıklı ve çalışabilir hale getirmektir. Maalesef, üretici birlikleri bugünkü yapısıyla içi boştur. Bu konuda vatandaşın sahiplenmesi açısından, üreticinin sahiplenmesi açısından, Türkiye’deki örgütlenme kültürü açısından biraz yaya kaldığımız bir konu bu. Mesela nar üreticisi kendi üretici birliğini kurup, kendi nar üreticisi çiftçisine sahip çıkacak. Narenciyeci, narenciye üreticisine sahip çıkacak, domates üretici birliği de kendi domates üreticisine sahip çıkacak… İhracatçıya, süpermarketlere, pazarlara tek elden pazarlama yapacak.
Ama Antalya’da, benim gözlediğim kadarıyla, üretici birlikleri yeteri kadar güçlü değiller. Üretici ister istemez ya tüccar karşısında güçsüz kalıyor ve tüccarın taleplerine boyun eğiyor veyahut malın gerçek değeri dışında, normal piyasa değerinin altında satmak zorunda kalıyor.
“ÇİFTÇİYLE TÜCCARI BİREYSEL OLARAK KARŞI KARŞIYA GETİRMEK ÇİFTÇİNİN ALEYHİNEDİR”
Başka bir sorun da Antalya’da bana göre piyasamızdaki çek olayı. Bütün işler çekle yürüyor! Yani bu kadar çok çek dönen bir ortamda ticaret zordur. Ödemelerde yaşanabilecek herhangi bir olumsuzlukta zincirleme etkileşimler oluyor. Bu da piyasayı ciddi manada sıkıntıya sokuyor. Yani Antalya’da bu ciddi bir sorun. Karşılığı var mı, yok mu arayan soran yok! Çiftçinin ürününü topluyorsun, alıyorsun, pazarlığını yapıyorsun al sana bir çek; 3 ay sonraya! 3 ay sonra ara ki bulasın! Çekin de karşılığı yok! Tabi ki iyi niyetli kişi ve kurumları ayrı tutuyorum. Üretici kendi birliğini oluşturursa, domatesçi domates birliği, narenciyeci narenciye birliğini, biz hem malımızı değerinden satma imkânı kazanırız; hem de en azından bu alıcılar, karşılarında ciddi tüzel kişilikler görürler. Yani, çiftçiyle tüccarı bireysel olarak karşı karşıya getirmek çiftçinin hep aleyhine olmuştur. Ama çiftçinin kurduğu birlikleri, tüzel kişilikleri biz tüccarla, büyük alış veriş merkezleriyle, hal ile ihracatçılarla muhatap edersek biraz daha kurumsal muhatap bulurlar ve çiftçiye de inanıyorum ki bunlar olumlu manada yansır. Bu kurumsallık, her açıdan üretimin kalitesini ve verimini de arttırır.
Birlik olunca tabi girdi maliyetlerinde de avantaj sağlama imkânı olacaktır…
Tabi, bu ürün fiyatını da uygun hale getirecek! Aracıların, komisyoncunun kâr marjları makul düzeylere inecek, dolayısıyla tüketici de yani bizler de daha uygun fiyatlara ürün tüketme imkânına sahip olacağız, diye düşünüyorum. Çiftçi her şeyin en güzeline layıktır.